14 Kasım 2012 Çarşamba

Olasılık Hesapları "Tesadüf"ü Yalanlıyor


Şu ana kadar incelediğimiz bilgiler, evrenin Big Bang'in hemen ardından belirlenen sayısal dengelerinin, insan yaşamı için olağanüstü derecede uygun olduğunu göstermektedir. Patlama hızı, dört temel kuvvetin değerleri ve ilerleyen bölümlerde inceleyeceğimiz tüm diğer değişkenler, içinde yaşanabilir bir evren oluşması için uygundur ve bu uygunluk, olağanüstü bir hassasiyetle belirlenmiştir.


Bu noktada materyalizmin "tesadüf" iddiasını ele alalım. Tesadüf matematiksel bir terimdir ve bir şeyin tesadüfen gerçekleşip gerçekleşemeyeceği olasılık hesapları ile anlaşılır. Biz de olasılık hesaplarına bakalım.


İçinde Yaşamın Var Olabileceği Bir Evrenin Oluşma İhtimali

İngiliz matematikçi Roger Penrose'un hesaplamaları, yaşama izin verecek bir evrenin "tesadüfen" oluşma ihtimalinin 1010123 'de 1 olduğunu ortaya koymuştur.

Bu ihtimali tanımlamak için "imkansız" kelimesi bile yetersiz kalmaktadır.

10100000000000000000000000000000000000000000
00000000000000000000000000000000000000000000
00000000000000000000000000000000000000

Acaba bize hayat imkanı veren bir evrenin tesadüfen oluşması, bütün fiziksel değişkenler bir arada düşünüldüğünde, kaçta kaç ihtimaldir? Milyar kere milyarda bir mi? Ya da trilyar kere trilyar kere trilyar ihtimalde bir mi? Ya da daha büyük bir sayı mı?

Bu sayıyı ünlü İngiliz matematikçi -ve Hawking'in yakın çalışma arkadaşı- Roger Penrose hesaplamıştır. Tüm fiziksel değişkenleri hesaba katmış, bunların kaç farklı biçimde dizilebileceğini dikkate almış ve içinde canlıların yaşayabileceği bir ortamın oluşmasının, Big Bang'in diğer muhtemel sonuçları içinde kaçta kaç ihtimale sahip olduğunu tespit etmiştir.

Penrose'un bulduğu ihtimal şudur: 10 10123 de bir ihtimal!

Bu sayının ne anlama geldiğini düşünmek bile zordur. Matematikte 10123 şeklinde yazılan bir rakam, 1 sayısının yanına 123 tane sıfır gelmesiyle oluşur. (Bu evrendeki tüm atomların sayısının toplamından, yani 1078'den bile büyük, astronomik bir sayıdır.) Ama Penrose'un bulduğu sayı, bunun çok çok daha üstündedir. Çünkü Penrose'un bulduğu sayı, 10123 tane sıfırın 1 rakamının yanına gelmesiyle oluşmaktadır.

Bu sayıyı birkaç örnekle de açıklayabiliriz: 103, 1000 sayısını ifade eder. 10103 ise, 1 rakamının yanına 1000 tane sıfır gelmesiyle oluşan sayı demektir. 1 rakamının yanına 9 tane sıfır gelse, bu bir milyar yapar. 12 tane sıfır gelse, bu kez 1 trilyon olur. Ama burada 1 rakamının yanına, 10123 tane sıfır gelmektedir ki, bunun matematikte bile bir tanımı, adı yoktur.

Matematikte 1050'de 1'den daha küçük olasılıklar, "sıfır ihtimal" sayılır. Ama sözünü ettiğimiz sayı, 1050'de 1'in trilyar kere trilyar kere trilyar katından bile çok daha büyüktür. Kısacası bu sayı bizlere, evrenin tesadüfle açıklanmasının kesinlikle imkansız olduğunu göstermektedir.

"Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Bakara Suresi, 164)

1 yorum:

  1. ben tam anlayamadım, (belki de birkaç "0"ım eksiktir :)), olasılık düştükçe ya da sıfıra yaklaştıkça ya da sıfır olunca, yani algı sınırlarımızın dışına çıkınca, belki henüz belki de hiçbir zaman matematiksel olarak ispatlanamayınca, (bir yani daha) agılayabildiğimiz sınırlar içinde olanı, içinde olduğumuzu, kendimizi bile henüz açıklayamayınca, "o zaman tanrı yaratmıştır" deyip, ispatlanması daha da imkansız olanı mı kabul edeceğiz?

    söylemeye çalıştığınız şeyi, matematiksel kavramlarla ifade ediyorsanız, ispat etmeye çalıştığınızı da onun üzerinden ortaya koymanız gerekmez mi?

    YanıtlaSil